10.01.2011

En Kuzey Tayland - Chiang Mai & Chiang Rai/Golden Triangle

Sefaletten, kokoşluğa geçiş buna derler heralde: son model Toyota gri deri koltuklu Van'imiz yerel rehber ve şöförümüz garın kapısında hazır bizi bekliyor! 21 saatlik tren maceramızın bittiği nokta Chiang Mai oldu. Trendeki diğer tipler umarız bizi görmemiştir edasıyla attık kendimizi koltuklara, klima da var, süper! 
Muhteşem rehber Chan ve şöförümüzle de tanıştık. Herkes Savadikaaaa diyip duruyor birbirine eller birleşmiş şekilde. 
Sabah 9 da varmamız gereken yere, 16 00'da varınca plan falan kalmıyor tabi ki! Hadi bizi otele götür diyince otelin 3.5 saat uzaklıkta olduğunu duyan ben, yarı çaplı cinnet geçiriyorum. Çünkü Chinag Rai'de konaklıcakmışız! 
Yolda lokal bir noodle çorbacısından süper yerel yemeklerimizi yedikten sonra uzun yolumuza koyulduk, git git bitmiyor, ipod, iphone, ipad, kitap, cep telefonu, tr hattı, ingiltere hattı,  whatsapp, yol hala bitmiyor, uyudum uyandim hala bitmedi, kabuslar görürken sonunda uyandım ve şehir ışıkları. Geldik: Chiang Rai!

Kuzeyle ilgili çok şey okumadım giderken, sınır kasabalarını falan araştırdım, şehirler için nasılsa rehber var tembelliğine verdim kendimi. Ama yolda bir kaç şey gözüme ilişmişti. HIV oranı en yüksek şehir Chiang Rai ve Mai'ymiş, sana ne HIV'den diceksiniz ki öyle diil , bizi çok ilgilendiriyor. Başımıza gelenlerden haberiniz yok :)
Otele zor bela kendimizi attık, dedim ki hadi masajjj! Çok şık bir oteldeyiz sözüm ona, masaj salonu vardır diye aradım, çat pat ingilizceleri, 1 saat mi 1.5 saat mi size kalmış kısmı ve lady massage, 2 ladies vs derken odaya iki tane, parayla çalışan abla gelmez mi!!! Önce anlamadım ben tabi,yol tepmesi sersemlipğinden heralde, aldım bunları içeri, ama sonra durum anlaşıldı, ve çok geçti. Kadınlar bizi yoğur yoğur, o çirkin uzun tırnaklarıyla, üfle püfle, hayatımızın en kötü masajını 500'er bahta yaptırdık. Bu paraya masaj harici, erkekler herşey yapılabilirmiş, onu öğrendik ama biz teşşekür edip kadınları sepetledik. Masajdan soğuma sebebim olabilirlerdi o derece kötüydü, sanırım bazı erkeklerde sexten soğuyabilirdi o ablalarla olsalar, tabi tercih meselesi :) 
Masaj şokunu, duş alıp sokağa atarak kendimizi, yok ettik. 

Yediğim en güzel Thai yemeklerinden birini burda yedim:Aye's Restaurant. Kitaplardan bulduğumuz bir yer ve muhteşem kuzey yemeğinin adı: Kouw Soi Kai, a mild yellow from chicken with fried&boiled noodles&a plate with condiments. Biraz uzun ismi, not edin ve oralara yolunuz düşerse kesin yiyin. 
Beni yakından tanıyanlar iyi bilir acıya alerjim vardır, çok yersem nefesim tıkanır, hatta ilk sushi yemem 10 sene önce acılı bir faturayla sonlanmıştı San Diego'da bir hastanede. 
Hayatınızdaki tüm acıları düşünün, bir de bu yemeğin acısını düşünün..Didem'in gözlerinden yaşlar gelerek, chopstickleri tutamayarak yemeye çalışmasını kameraya aldım, o derece acıydı! Ama ben bayıla bayıla yedim bu yemeği, nasıl oldu bilmiyorum, acıdan geberdim o ayrı, Chang üstüne Chang içtim, gariptir ki anında yok olan bir acı, bizim antep acılarına benzemiyor. 
Bu tayland beni çok konuda geliştirdi :) daha neler görücez bakalım, fobim örümcekle yüzleşebilecek miyim acaba mesela??
Akşam pazarı vs derken uykumuz geldi sabah 7 de yola çıkacağımız için apar topar uyumaca. 

Sabah Long Neck Tribe, Giraffe People dedikleri insanların kasabasına gittik, gerçekten boyunları halkalarla, bacakları dizlerden halkarla uzatılmış kadınlar dolu etraf. Bebeler bile böyle, amaç köydeki erkekler avlanmaya gittiğinde kaplan saldırılarından korunmakmış. 
Bir kaplan ilk boyna sonra da bacağa saldırırmış, iyi oldu öğrendiğim çünkü ertesi gün kaplan sevecektim de :)
Hepsi birbirinden güler yüzlü, inanılmaz el işleri yapıyorlar, atkı yüzük ne varsa topladık, tezgahından satın almadıklarımız arkamızdan küfür etti ama, bol bol fotolarını çekip söz verip almayınca küfür ediyorlar sanırım, iyi ki geldiniz demedikleri kesin. 
Burası çakma kasabaymış bi de onu öğrenmiş olduk, asıl Giraffe People Burma'da yaşarmış. Napalım diyip yola devam.




Kraliçenin 13 senede topladığı çiçeklerden oluşan bahçeye geldik. Mae Fah Luang Garden. Her çiçek var Türk gülü ya da karanfili yok, napalım böyle bahçeyi diyip geçiyorum. Orkideler inanılmaz bu arada, hayatımda böyle renk çeşit görmedim, azmış derler ya çiçeklere, öyleler.

Gez gez bitmiyor, şimdi de Burma/Myanmar sınırına gidiyoruz. MAE SAI buranın adı, hayatımda bu kadar takı çeşidini bir arada görmedim, rehberimizin delirme noktası olabilir, herşey bedavaymış gibi deniyorum alıyorum, nakit bitiyor kartlara geçiliyor, para bozdurmak lazım. İmdat durumu.

Tayland'la ilgili en önemli bilgi: heryerde pazarlık yapabilirsiniz ama Chang Rai'de asla, inanılmaz ukalalar. Nelerine güvendiklerini anlayamadık ama pazarlıkta zarara uğradığımız tek yerdir. Almayacağım deyin dönün arkanızı gidin gelmiyorsa vermez o paraya geliyorsa kazandınız demek ki.

Takı toka alışverişi, Burma'ya 15dolara kolay geçebilme özgürlüğü, etrafta çin malının bolcana ve beleşe olmasının sebebinin iki ülke arasından geçen nehir olması gibi bilgileri öğrendikten sonra Laos sınırına gidiyoruz. 3 ülke bir arada görücez heyo ! Hem tam ortalarında kocaman bir Bronz Buddha varmış,dünyadaki en büyükmüş, merakla bekliyorum. Opium tarlalarından geçerek Laos sınırına vardık, artık opium çıkmıyormuş, türkçesini yazarak narkotikle başım belaya girmesin, siz anladınız neden bahsettiğimi. Ondan buraya eskiden golden triangle derlermiş, bolcana kaçakçılığı yapıldığı için 3 ülkedende ...

Sınırda kocaman bir nehir, incecik bir kayık ve motor. Bindik, deli gibi gidiyoruz, sanirsin need for speed'de yarışıyoruz. Leş gibi bir su, düşsen timsahlar parçalar o derece bataklık gibi, Laos'a geçtik. Klasik bir kasaba etraf turistik eşya dolu, Don Zao ismi.


Kavanozda ölü yılanlar akrepler kertenkeleler görüp merakla soruyorum. Viskiymiş, hayatta herşeyi 1 kere denemek gerek diyerek ilk shot'ı yapıyorum, ıyy viski sevmem ki ben! 2.yi ginsengden yana kullandım, bu daha otsu bir tad, ölü yılandan daha güzel sanırım :) Didem de, Chan'de içtiğime inanamıyorlar. Ben de kendime inanamıyorum. Bunlar afrodizyakmış meğer, sonradan öğrendim, o gece kendime gelemedim. Uykuda falan her türlü rüyayı görüyorsunuz, 3.5saatlik Chiang Mai'ye dönüş yolunda birebir yaşadım, kabusa döndüler bir yerden sonra!


Chiang Mai! Işıklar şehri, her yer cıvıl cıvıl, etraf lady boy dolu, escort dolu, barlardan müzikler fışkırıyor, ortada bir thaibox ringi, hemen yarın akşama biletlerimizi alıyoruz yaşasın maça gidicez. Didem beni de gaza getiriyor, kendisi sıkı bir MaeThai'ci olduğu için çok heyecanlı da bana ne oluyor bilemedim, kan göresim var sanırım.
Şehrin her yeri neredeyse Loi Krathong Festivalinden dolayı ışıklar içinde, fotoğraf için büyük şans. Her yeri yürüyerek geziyoruz, etrafta fareler dolanıyor bizim kediler kadar, bizim fareler kadar da karafatmalar var. Enteresan bir şehir, artık hiçbişiden korkmuyoruz 3,5 çığlık, geçti gitti :)
Fotoğraf çekmek çok zevkli bu ışıklarla! Çok yorucu bir gündü, yazarken bile yoruldum.
Bu ışık şöleni kadar renkli olsun rüyalarımız :)

8.01.2011

Thai Nightmare: Thai Trains

Biri size 14 saat Bangkok'tan Chiang Mai'ye kadar, yatakli vagonda seyahat edeceksiniz derse ilginc gelebilir, ama bu seyahatin 14 saat yerine 21 saat surebilecegi ve 50 yabanci ile bir yatakli vagonu paylasacaginizi ve bu yatakli vagonda transseksuel bir garsonunuz olacagini ve birde yuzlerce hamambocegi ve kakalakla seyahat edeceginizi soylerse, sanirim ciglik atarak ordan uzaklasirdiniz :)
Bunu bizzat 21 saat yasadim ve hayatimin en enteresan yolculuklarindan biriydi.
Normalde boceklerden korkan ya da igrenen biri degilim, orumcek haric. Her boyutta orumcekle sorunum vardir, ama hamambocekleri vs sorun yok. Fakat tabi ki de yattigim ya da oturdugum yerde ensemin arkasinda dolanmalarini istemem. Butun yol boyunca aynen tepemizdelerdi. Neyse ki spor ayakkabılarim var ayagimda! Tek tek olduruyorum, bocek katiliyim! Didem flipflopla oldugu icin ayaklar havada, zipliyor surekli. Ve ciglik.


Trende oturma sekillerimiz pek degisik: altta iki karsilikli koltuk var, karsimda 50 yaslarinda yerli bi amca oturuyor. Didem yan tarafta altta karsisi bos. Sanslisin diyorum ama yolun yarisinda birini biniyor onun da karsisina ilerleyen saatlerde. Ben ust katta yatiyorum ama daha yatagim yapilmamis,yatak 21 00de kompartiman gorevlisi tarafindan yapiliyor, sabah 9 da da toplanıyor, ustte yatan inmek zorunda sabah 9'da!


Taylandli amca benim bocek oldurmelerime saskinlikla bakarken onun da etrafinda bocekler beliriyor ve o da benim gibi oldurmeye basliyor, ardindan arkamizdaki Alman kizlardan cigliklar yukseliyor, biraz ilerideki hollandi erkek grubu bizlerle tabi ki dalga geciyor bir yandan biralarini iciyorlar, Didem'le bos bos birbirimize bakiyoruz, 14 saat nasil gecicek diye, daha basimiza geleceklerden haberdar diiliz.
Saat 19 30 da kalkmasi gereken tren 21 30 da kalkiyor, vagonlardan birinde sorun ciktigi icin.
İnanin su dunyada en keyifli yolculuk trenle yapilan yolculuktur. Ama boylesi degil! Tren yol almaya basladi, herkes iciyor egleniyor israil'den hollanda'dan tayland'dan fransa'dan ingiltere'den kisacasi her yerden insan dolu. Bizde isin tuzu biberi olarak, neredensiniz dediklerinde "Istanbul Turkey" diince sasiriyorlar, iki kadin kalkmis gelmis bi de bu trene binmis diye..
Garson servise basliyor: Natalie, tamamen bir lady boy! ses tonuna inanamassiniz, benden ince, gece uyurken gelse yaniniza, kacarsiniz o derece iri bir yapiya sahip yandaki resimden anlasildigi uzere!
Didem her zamanki gibi bir sekilde uyuyabiliyor, karsimda ustte yatiyor, ama uyuma seklimizi gormeniz lazim: kafada kapusonlar, gozde uyku maskeleri, agiz ve burun fularlarla kapatilmis, tamamen birer gerillayiz! Saga dondum sola dondum olmadi ha bi de bocek gordum oldurdum yatakta hemde! Bocek lesiyle ayni yerde yatmayi hic dusunmemistim bu tatile cikarken. Ama herseyde bir hayir vardir diyerek uyumaya zorluyorum kendimi. Uyuyamiyorum. Tuvalete gidip sigara iciyim bari, yapacak sey yok, cok guzel ay var hem manzara seyrederim. Anin tadini cikariyim bari:o da ne!!! Tuvalet dedikleri sey raylara inen bir delik! Saatler var daha, ya gelirse ???? napariz??naparimmm??? dusunmek dahi istemiyorum... 
sigarami icip ay isiginda parlayan pirinc tarlalarini izliyorum korkuluklar ardindan. Enteresan bir andi, inanin asla gozumden gitmeyecek karelerden biri. 
Tuvaletimin gelmemesini temenni ederek yataga tirmanip uyumaya calisma, o an en iyi arkadasim ipodum. Siziyorum... Sizdim.
Sabah saat tam 9da uyandim, hala yoldayiz ve bilinmez bir yerdeyiz.
Natalie dolanmaya baslamis, alttaki amca halen uyuyor. Ustum basim les, ustumu degistiriyorum bir sekilde, neyse ki thai pants var, rahat soyunuluyor vs. Gorevli geliyor yataklari toparliyor hoop asagidayiz. Masa takiyor. Oturduk, aha! Bocekler geri geldi.. Didem'in koltukta benim arkamda camda yanda sagda solda her yer hamambocegi, artik tepkisizim, Didem'de tepki vermemeye basladi, suratlar 5 karis kahvalti ediyoruz.

kitap okumaya basliyorum, travel bookumu yaziyorum, ama halen varamiyoruz, sigara ustune sigara delikli tuvalette, bu arada saat sabah 10da biraya basliyorum. Yolda cok fazla durmaya basladik, 14 saat oldu, nerdeyiz diyoruz cvp veren yok! Bizi karsilicak olan rehber ariyor nerdeyiz bilmiyoruz vs vs vs sorun ustune sorun, asil en buyuk sorun geliyor! o kadar sigara ve bira ile kacinilmazdi: askerligimi tayland trenlerinde yapmis gibi hissediyorum!!!!
boceklerle de arkadas oldum onlari umursamadan oldugum yerde sizabiliyorum.

yolculuk 21 saat surdu, indigimizde her yerimiz agriyor ve kasiniyordu, kesin bitlendik diye dusunurken Manastirda buna yakin bir seyin bizi beklediginden haberdar diildik tabi!

Rehberimiz Chen bizi karsiladiginda en sevdikleri sozun : "Never trust Thai trains" oldugunu gec de olsa bize soylemis oldu... Donus tren biletimizi yakmaya o an karar verdik. Ucuz olsa bile yanan 2 bilet degil 1 bilet oldu :) parami geri aldim! 
En iyi yol bildigin yoldur.
Yasasin Thai Airways!


Thai Dreams part1: Bangkok

Tayland'a gidicem diyip, gidecek birini bulmak gercekten zormus. Nedeni bizim Turk milleti birsey moda oldugunda hemen oraya gitmeye bayilir. Tayland'da son  7 8senenin en populer yeriydi. Ama klasik Bangkok, Pattaya ya da Phuket gidiyor bizim millet.
Sonucta hadi gidicem dedigimde de kimse atlamadi gelirim diye..
Neyse buyuk bir asya turu hazirligi icindeydik gecen sene bu donemlerde plan suydu: thy ile direk Bangkok'a ucup ordan Viyetnam, Kambocya ve Laos yapip kuzeyden Tayland'a girip adalarda son bulucakti gezimiz. Tabi evdeki hesap carsiya uymuyor bazen, gelirim diyen sevgili Sarper bizi yalniz birakinca, biz de iki kisi Didem'le sadece Tayland'a gitmeye karar verdik!



Hayatimizin en dogu secimlerinden birini yaptigimizi otele vardigimizda anladim zaten. Otele varana kadar havaalanindan otobus vs kullandigimiz tum araclar ve karsilastigimiz tum insanlar bu kadar yardimsever ve guleryuzlu olabilirdi! Isimiz daha kolay olucak Afrika seyahatlerimize gore dedik, cunku iki kadin olarak her ulkede seyahat etmek kolay diil inanin, hersey olabilir, hersey sanilabilirsiniz..
Ilk durak: Bangkok..
Khaosan Road
nemli havasi, garip eksi thai food kokulari, surekli siritan Savasadeee diyen insanlar, heryerde ikizlere takke hesabi tezkahlar kurmus koyu renk tenli cekikler, sagda solda foot massage tabelalari, deliler gibi sagdan soldan firlayan tuktuklar, sokak ortasinda koca gobekli Ayse Teyze kilikli noodle yapip satan kadinlar, gorebileceginiz en guzel tropik meyveler, hicbir ulkede goremeyeceginiz renkte taksiler, turist kargasasi, garip ahsap tahtalardan cikan kurbaga sesleri, arada kalmis mahalle arasi tapinaklar ....
ilk yarim saatteki izlenimlerim!
geceleri Bangkok daha da degisik, daha da karmasik, Khaosan Road'da oturup saatlerce insanlari seyredebilirsiniz, kalmak icin en ideal yer bu arada, hem ucuz, hem de backpackcilerin yeri oldugu icin etraf turizm acentasi dolu, her tura ucuza ulasabilirsiniz. Villa ChaCha'da kaldik, cok da ucuz ve temizdi. Patpong Night Bazaar herkesin anlata anlata bitiremedigi ama bana gore asiri pahali ve dandik mallarin satildigi bir pazar, burasi yerine kesinlikle Khoasan Roaddan alisverisinizi yapin.
reclining Buddha
Patpong'da Go Go Barlar'a giderseniz, tavsiyem yaniniza gelen elindeki ickili kadinlari reddetmeniz ve masaya oturmamaniz, yoksa 200 baht olan hesap 2800 olarak size geri donebilir ve odemeyi redderseniz size sahne yollari gozukebilir :) tabi ki sahneye cikmadik ama bir arbede yasadik, tayca ve turkce kufurler esliginde!
bu arada showda neler oldugunu yazarsam 18+ ibaresi koymam gerekir, burasi yeri degil!
Bangkok'ta mutlaka gormeniz gereken tapinaklar: Wat Arun(burdan Chao Praya Nehir gezisine cikabilirsiniz), Marble Temple, Wat Pho(reclining Buddha)
floating market
Floating Market: gercek yuzen pazar sehirden 1.5 saat uzaklikta, git gel 3 saatimizi verdik, ama degdi, digerleri cakma onlara gitmeyin bile. Cocuklugumuzda fotograflarda ya da dergilerde gordugumuz yasli cekik teyzeler minicik daracik sandallar uzerinde artik meyve sebzeden baska seyler de satiyorlar:turistik esyalar. Buranin bu kadar populer olmasiyla dogalligini kaybetmis olsa da kanallar arasinda minik teknenizle gezerken etraftaki hayata inanamiyosunuz. Tipik Tayland su evleri her yerde.. les gibi nehir kenarinda yasiyorlar, evlerin arasinda dolanan Commodor Dragon'lar... ve bir sekilde cok mutlular! Bu arada cogunuzun korkusu olan boga yilaniyla pek yaklastim bu yuzen markette, beni bogmadi ama onun soguk derisine dokunmak ve bacak aramda kuyrugunu hissetmek muttesem bir adrenalindi! Korkunuzu yenmek icin birebir!

sehirde yapacak 100lerce sey var, cok uzak degilse her yere tuktukla gitmenizi oneririm, hem inanilmaz pazarliga aciklar, hem de daha hizli, gerci les gibi egzoz kokusunu direk yuzunuze yiyorsunuz ama Bangkok'ta gezmenin tek yolu bence tuktuklardan geciyor!
TukTuk
Tayland'da seyahatin en keyifli sebebi: masaj yaptirmak, hem de her adimda! foot massage 100baht dusunun ki ! (3.3dolara esit) hal boyle olunca sabah oglen aksam masaj yatirdik, ama etraf biraz pis oldugundan ve flipfloplarla dolandigimizdan, masajcilar ayaklarimizi her ellerine aldiginda mutlaka iyy der gibi bir surat ifadesi gormek isin komik yaniydi, ulkeleri pis ama biz napalim :)   
sehirde de kanal gezileri yapabilirsiniz, mutlaka Khlong Om'da bir boat tur alin, biraz uzun ama en eski kanallarindan birindeki yasamlari yakindan inceleyebilirsiniz ve fotograf cekmek icin cok guzel bir destinasyon, sanki her yeri su basmis gibi evler elektrik direkleri .. 
Khlong Om
,









Bagimliligim







Jomo Kenyatta Airport-Nairobi
Tatillerimi planlarken asla son dakikayi beklemem, en onemlisi benim icin sene basinda nereye hangi tarihte gidecegim ve oranin biletlerini belirlemis olmamdir, sira tatil arkadasini secmeye gelir:bu sanirim herkesin en hataya dustugu nokta. Neyse ki ben bu konuda hep 4 ayak uzerine dustum, hayatimda kimse ile gittigim bir tatili "kabustu onunla tatile cikmak" diye nitelendirmeden dondum. Biraz insan gozlemlemeklede alakali sanirim, tatilde sorun olusturabilecek kisiliklerden uzak durmak gerek, gerci bunu diyene bakin, ben dunyanin en zor insanlarindan biriyimdir, ama nasil oluyorsa benle her seyahat eden donuste "ee simdi nereye gidiyoruz??" diyor!
Kisauni Airport-Zanzibar
Tatil planlariniza gore de yol arkadasinizi belirleyebilirsiniz:macera tatilleri, arastirmaci kisilik tatilleri, fotograf cekmeye yonelik tatiller, party people tatilleri, konser takipcileri .. bunlara pek cok ornek verebilirim .. benim son iki uc senede en cok agirlik verdigim macera ve fotograf cekmeye yonelik tatiller, arada ama party haftasonlari kacamaklari da yapmiyor degilim :)

seyahat etmek benim icin bir aliskanlik artik, ayda bir bir yerlere kacmassam elinden oyuncagi alinmis cocuga donuyorum. Herseyi kendim yapmaya calistigimdan ve belirli bir surede belirli bir plana bagli kalmaya calismaktan, tatilden bir iki gun once cok fazla strese kapilsam da, havaalanina girdigim an tum enerjim degisiyor. 
Kigali Airport-Rwanda
Val D'Isere
Iyi bir ucak arkadasi degilim ama, genelde uyumak en buyuk ilacim yolculukta ya da gidecegim yerle ilgili son notlara goz gezdirmek. Ucakta alkol almak her zaman icin basinc vs durumlarindan dolayi sizi daha da yorgun hissettirir, eger bir yere haftasonu kacamagina gitmiyorsaniz cok icmemenizi tavsiye ederim. Sonra sersem gibi olursunuz tatilin ilk gunu!


Daha cok salas seyahat etmeyi seviyorum ne kadar kokosh seyleri sevsem de :)
Bangkok Suvarnabhumi Airport
backpack en guzel tatil sekli, hem bavullarin pesinden suruklenmiyorsun, hem de basit oluyor, az esya aliyorum, hele ki yazlik bir yerdeysem flipflop ve rahat bi pant ve atletle rahat bir tatil gecirilebiliyor. Sosyetik pahali otellerde kalmayi sevmem ama arada yapmak lazim tabi, design butik otellere bayilirim ama sehrine gore senede 1 kere yeterli diye dusunyorum. Bed&breakfastlar en ideali. 


Butun bu seyahaytlerimi bende olumsuzlestiren bir hobim de var! 
Kucuklugumden beri poz vermeyi de milleti pozlamayi da cok severim, gordugum herseyin fotolarini cekmezsem rahat edemiyorum resmen. yanimda makinam yoksa telefonla falan cekerim ama o an bir kare yakaladiysam mutlaka onu sabitlemeliyim gozumde! Fotogafcilik en onemli sey benim icin, gorduklerimin sahidi, benden gelecege miras gibi dusunuyorum hep. attigim her adimin mutlaka bir kalintisi olmali :) 2006ya kadar anti profesyonel makinalarla, 2006dan sonra da sevgili Nikon'umla cok ulke gezdik, yakinda da planlarimda bir sergi var ama daha asama halinde..


THY Ist Cenevre ucusu

Blogdaki ilk yazim, biraz kopuk ya da ordan burdan olmus olabilir, ama kisacasi, ben seyahate cikmazsam mutsuz oluyorum, serumum gibi bir nevi, bagimliyim resmen, siz de arada deneyin! Emin olun hayatiniza renk katacaksiniz, unutmayin ki bu sehirde (Istanbul) gecirdiginiz 1 haftasonu harcadiklarinizla, Roma'da muhtesem bir haftasonu kacamagini kolayca yapabilirsiniz!


Dunyanin herhangi bir yerinde karsilasmak uzere ..

Iro