19.08.2016

Korkuya karşı ilk adım ..

İsveçte ilk gün bana yoga dersi verir misin dediklerinde, "hmm olabilir, ama hiç ingilizce ders vermedim ki, becerebilir miyim? emin diilim, yok yok beceremem" dedim.  İlk anda zihnim o kadar gidip gelmişti ki ... Biraz vakit geçince, düşündüm de "kimden, neden korkuyorsun?". Sanki daha önce hiç ders vermemişim gibi.. 
Gerçek böyle diildi. Bir süre Cihangir Yoga Fındıklı stüdyosunda  yabancı öğrencilerle pek çok ders yaptım, ileri seviyemi Chris'ten aldım ve zaten her hafta ingilizce dersindeyim Chris'in, kulak aşinalığım da var! Neydi beni durduran orda?? Başarısız olma korkusu! Yetersiz olma duygusu o kadar baskındı ki .. Dönüp bakınca hayatımın her alanını ele geçirmiş bir korku olduğunu görmem bir saniye sürdü. İş hayatımda, ilişkilerimde, orda burda şurda, attığım her adımda "başarabilecek miyim?" "doğru yaptım mı?" korkusu.

Bu tabi ki nerden geldi, kim bunu bana işledi bunları uzun uzun yazmayacağım. Kimseyi suçlamak değil amacım. Bana ait olmayan bir düşünce kalıbını nasıl hayatımdan çıkarırım araştırmam .. 

Yogada matın üstüne ilk çıktığın an, etraftakiler kendinden daha çok ilgini çeker. O daha çok bacak açıyor, hareketi daha iyi yapıyor, ben neden titriyorum, neden yapamıyorum, ne zaman yapıcam ... O matta kendin için mi varsın? Yoksa başkalarıyla kendini kıyaslamak için mi ? Ailen, arkadaşların, sevgilin, eşin, dostun, patronun ya da hayatındaki tüm diğer insanların yaptığı gibi ..

Dürüst olalım hepimiz kıyaslanmışızdır ve kıyaslamışızdır pek çok kere, hayatın pek çok noktasında. Bilinçli ya da biliçsiz.. ve bunun üstümüzde yarattığı travmanın büyüklüğü bazen inanılmaz, bazen de iğne deliğini geçmeyecek kadar olabilir. Bunun farkına varmış olmak bile ilk adım olabilir. 

Kendim, yıllarca bunu hiç görmemişim, söylese biri "ben herşeyi zaten mükemmel yapıyorum ki! neden kendimden süphe edeyim?" derdim. Böyle olmadığını farkettiğimde, duvara tosladım ilk seferinde. Bu son katıldığım çalışmada da pek çok kere önüme gelince, bu duruma eğilme vakti gelmiştir dedim. Yine de ilk adımı atamadım. Sadece sözde kalmıştım. Aksiyona geçemiyordum. Evren aksiyonu alkışlar, her zaman bunu savunurum. Bu sefer evren bana yardımcı oldu ve o adımı benim yerime attı. Geceyarısı, yarın sabah 8 dersini benim vereceğim bilgisi geldi. İtiraz ettim. İstemediğimi ileteceğim biri yoktu karşımda çünkü bana sadece biri haber getirmişti. Zorlunlu olarak dersi almış oldum. 
Her işte bir hayır vardır en sevdiğim cümle. Böyle diyerek kendimi telkin ede ede uyudum, sabah çok sakin bir şekilde çıktım evden gittim ders vereceğim yere kimse yok yaşasın :) Umarım kimse gelmez diyorum bir yandan ya ben vereceğim diye mi kimse gelmiyor diye içim içimi yiyor ... 
Sonra insanlar gelmeye başladı ve 22 kişi orda matlarında bana bakıyorlar ben onlara bakıyorum. Herşeyi o kadar güzel planlamıştım ki aslında. Tabi ki hiçbir söylemeyi planladığım cümleyi kuramadım. İlk dediğim cümle şu oldu: "Bu benim ilk ingilizce ders verme tecrübem olacak, lütfen dizle dirseği, ayakbileği ile eli karıştırırsam kusura bakmayın." ve sonrası su gibi aktı. Evet el bileğine ayak bileği dedim ve bütün herkes alkışlayarak ve kalpten gülerek destek oldu. Sandığım gibi yerin dibine de girmedim. Tam tersi inanılmaz bir öğretim görüyordum oracıkta. Çıkışta hepsinin yüzündeki ifade, yürekten teşekkürleri, sonra da memnun kalıp daha sonraki günler de ders vermemi istemeleri .. Tarifsiz bir deneyimdi. İnanılmaz olan, başamayacağıma kendimi odakladığım ilüzyondan kurtulmuştum. 9 gün boyunca buna çalıştım. Başarısız olma korkusu üzerine atamadığım her adımı incelemeye çalıştım. Ya da önüme geldi bir şekilde .. Tabi ki kökleşmiş korkuları temizlemek o kadar basit değil. Adımları atmaya başlamak bile büyük bir aşama. Ve şimdi bu yolda pek keyifle yürüyorum.

Dileğim bu haftasonu 1 korkunu farket ve onun üzerine bir adım at. Bak gör dünya nasıl değişiyor. Hayat akışı değişiyor. En önemlisi sen değişiyorsun.. ve değişim çok güzel biliyor musun ?

İyi haftasonları

İrem 




18.08.2016

Nefes almayı biliyor musun?

Hiç "nefes almayı biliyor musun?" dendi mi sana ? Bana dendiğinde, "tabi ki biliyorum" dedim tüm egomla. Gel gör ki nefes almayı bilmediğimi, geçen hafta farkettim. Tabi büyük travma oldu o an. İlk farkettiğim an, hüngür hüngür ağladım. Ağladığımı söylemekten ya da başkasının yanında ağlamaktan eskiden çok korkardım. Büyük zayıflık göstergesiydi. Çok şükür o günler geride kaldı. Ağlamanın en güzel boşaltım şekillerinden biri olduğunu düşünüyorum. Ağlamamın sebebi, nefes hayatın kaynağı ve ben o kaynağı yıllardır yanlış kullanmışım ya da tıkamışım .. 

Bundan 10 yıl önce Paris'ten İstanbul'a dönerken, uçakta tuvalet kuyruğunda tanıştığım ve yıllarca bağlantımızı koparmadığımız İrlanda'lı çift Michael ve Claire'in (alttaki fotodaki Claire) beni davet ettiği İsveç'te Stockholm'e 2 saat uzaklıktaki ince uzun cennet ada Vaddö'de, 9 gün nefes terapisi ve suda yeniden doğum kampındaydım. İlk defa bu kadar uzun süre, sadece ingilizce iletişimde olmak çok ayrı bir deneyim oldu. Okulda anadilimiz fransızca olduğu için, ingilizce iletişimde hep tıkanacağım konusunda kendime bir set koymuşum yıllardır, onu farkettim. Konuştukça, ne kadar rahat iletiştiğimi görünce, gerçekten kendi bariyerlerimizi kendimiz yaratıyoruz bunu farketmek bile inanılmaz değiştirdi iletişimimi. 
Bu ortamda bir Türk'ün burda ne işi var sorusuna keyifli tanışma hikayemizi anlatıyorduk. Tam nerden nereye durumu. İkinci soru tabi ki ülkemde olanlardı. İnanın bana, bazıları halkımızdan daha bilinçli ve bilgiliydi bu konuda. Yine de, bize bakış açıları çok acı ... Derin bir nefes alıp konuya dönelim.



Hiç tanımadığım, yaş ortalaması aşağı yukarı 55-70 arası olan 35 kişiyle 9 gün geçirdim. En özel anlarımı, en gizli duygularımı, en mutlu anlarımı, en ağlak anlarımı, hatta karanlık taraflarımı paylaştım hepsiyle. Ordayken, yaşadıklarımı şöyle yazarım böyle yazarım diyordum, ama şimdi bu satırları yazarken, sanırım orda olanların tarifsiz olduğunu farkettim. Yaşadıklarımı anlatabilmem mümkün değil. "Yaşarsan anlarsın ancak" denecek cinsten. 



Zorlarsam şunlar çıkabilir: bugüne kadar bedenimde ve ruhumda taşıdığım pek çok yükten arındım workshoplar sırasında. En küçüğümüz 31, en büyüğümüz 82 yaşındaydı. Dünyanın her yerinden, 25 kendini arayan katılımcı ve 12hoca vardı. 6 haneli bir köydeydik. Her sabah yoga ile başlayıp güne, sonrasında 10dk çılgınlar gibi dans ederek devam ediyorduk. Gün içinde nefes çalışmaları, bilinçaltı temizleme çalışmaları ile günler çok güzel, bir o kadar da zor geçti. Her gün bir hedef koyup onun üzerine gidiyordum. Aynada bakınca yüzüme, kendimi ilk saniyelerde tanıyamadığım bir seans bile yaşadım. En accaip deneyimlerden biriydi. En son günden önce, 13 ağustos günü sıcak su havuzunda, ilk günden ailen olarak seçilen 7 kişilik (1 İskoç 2 İrlandalı 1 İsveçli 1 Hawaili 1 İngiliz ve ben 1 Türk) aile grubumun ellerinde yeniden doğdum. Gerçekten yeniden doğmuş gibi oldu, sudan çıkartıldığın an kundaklanıyorsun ve sonra hazır olduğunda şömine önünde uyumaya bırakılıyorsun masaj eşliğinde. 

Bütün bu muazzam 9 günden sonra, hala pek kendime gelebilmiş değilim. Pazar günü Stockholm gibi güzel bir şehre döndüğümde bile karnımda ağrılar oluştu, buraya döndüğümde daha da korkunç kramplar eklendi. Fakat farkındaydım ki hepsini zihinde kendim yaratıyorum. Olanı kabul edip akışta kalarak, kendime alan açtığımı ve rahatladığımı farkediyorum. Bi de bunu zihnime ve egolarıma da anlatabilirsem ne güzel olur :)

Bu deneyimle ilgili detaylı bilgi isteyenler benle kontak kurabilirler (iremortac77@gmail.com), seneye niyetim burdan birileriyle gitmek oraya :) hayallerimi saldım evrene :)


Baştaki soruya dönersek, "nefes almayı biliyor musun ?" 

Tek yapman gereken arkana yaslan, dur, hisset bedenini ve nefes al. Şişir göbeği de göğüs kafesini de ve bırak gitsin dışarı tüm negatif duygular,düşünceler nefesinle. Akışta kalınca, herşey zaten doğru yere gelecektir. Akışa güveniyorum ve şükrediyorum tüm bunları deneyimlediğim için :)  


Namaste

İrem


5.08.2016

Mutluluk bir seçimdir

Gün 5:
Yıllar önce alkolle arama kocaman bir bariyer çeksem de, nadiren 1-2 kadeh şarap içtiğim olur. Dün akşam da onlardan biriydi. Tabi geç de yatmanın ve şarabın etkisiyle, sabah 6:30'da kalkmak hayal oldu. 8'e kadar "ya hayır 1 gün atlasam ne olur ki? Zaten akşam düğün var, e yarın da yola çıkıyorum seferiyim, kaza orucu gibi kaza yogası var mıdır?" acaba derken, suratsızca kendimi matın üstüne attım. Bugün hafif bir pratik yapacaktım. Hem işe yetişmem lazımdı, hem de giderayak kendimi zorlamamak adına böyle bir karar vermiştim.Zihnimde, kendimce bahaneler yaratmıştım kısacası.
Güneşe selamla başladım pratiğe. Tabi bedende yükselen ateş, beni benden aldı, terler yine şıpşıp her yerimde, afakanlar basıyor, zaten geç kalmışım. "Hay Allah noluyor ki, şaraptan sanırım! Bak yine içmicem dedin, içtin görüyor musun sonucu?" 
Bolca sorgulamalar, sonra bir ara bedende neler oluyora baktım, baktım beden başka yerde zihin başka. Bir ters duruş kendime getirir ancak diyerek, sirsasana ve handstand - evet 2.yi yaptım bugün hem de duvara çok az değerek :))) Geriye eğilmelerden bir iki duruş ekledim, urdhva dhanurasana - bu dönem favorim - kalp açıcı olarak en iyi hareket bence. Son bir hareket, twist ekledim, onurgaya iyice burgu yapmak çok iyi geliyor bu dönem klimalardan sürekli oram buram tutulurken ve kendimi derin gevşemede buldum. Öne eğilmeleri hiç eklemediğimi, prananın "p" sine yaklaşmadığımı, 10 dk sonunda, savasanadan kalktığımda farkettim. Bugün içe dönesim yokmuş demek :) Sonrada iyi ki yaptım bu 40 dakika pratiğimi diyerek mattan kalkıp apar topar evden yüzüm gülerek çıktım!

Diyeceğim şudur: o anda mutluysan, ne yapıyorsan yapmaya devam et! Geçimişi geleceği boşver! Tadını çıkar!

Dün gece şarap içtiğim için kendimi suçlayan ben, bütün eleştiri oklarını, yataktan kalkana dek ve matın üzerinde yine kendime saplamıştım. Oysa ki dün akşam çok da mutluydum o kadehi içerken. Ne bu sabah nasıl pratik yapacağımı düşünüyordum, ne de bu bana zararlı diye beynimi yiyordum. Sadece andaydım, buna bağlı olarak mutlu olmayı seçiyordum. Kendimi korumak adına koyduğum kurallar içinde sıkışmayı, nefes alamamayı değil. 

Hayatta geçmiş deneyimlerimiz ve korkularımız sebebiyle kendimize çok fazla kural koyuyoruz. Gel bugün, sen de bir kuralı boz hayatında, bak neler değişecek, inanamıcaksın :) 

Fotograf: bu sene haziran ayında Londra Coldplay konserinden - bir gün öncesinde çok üzgünken, o acıyı devam ettirip, drama içinde kurban rolüne bürünmek yerine, oldu bitti geçmişte kaldı diyerek mutlu olmayı seçtiğim bir andan. 
Şimdi bakınca geriye, yüzümü gülümseten anlardan. Chris Martin ve muazzam enerjisinin desteği de tabi es geçilemez!

Mutluluktan 32 diş dolandığınız ve bol bol yoga yaptığınız bir haftasonu olsun! Kaldi 23!

Namaste

Irem



4.08.2016

13u seviyorum!

Gun4:
Yogayla iliskim kagit ustunde 13sene, hayat akisim olali 4 sene oldu. Cogunlugun aksine, yapmadigim hareketler var. Sebebi de korkularim. 
Kendime bedensel verdigim zararin haddi hesabi yoktur cocuklugumdan beri. Yogada bu daha da yuzeye cikti. Bedensel yasadigim her kaza, bazi duruslarda beni kisitladi ya da yapmamaya basladim. Bunlarin en basinda, instagramdan herkesin asina oldugu handstand, halk dilinde beden dersinde yaptigimiz ellerin uzerinde amuda kalkmak geliyor. 
3 aydir girdigim derslerde, bir sekilde guvendigim bir partner var ise yanimda mutlaka deniyorum. En buyuk gerginligi, kalcam omuzlarla ust uste gelince yasiyorum ve bu yuzden evde asla tek basina calismiyorum. 
Isleyen demir parlar misali, pratik yapmazsan ilerleyemezsin, oldugun yerde sayarsin. Bir partner ile artik rahat bir sekilde yapmaya baslasam da, evde denemeye dahi yaklasamiyordum. Taa ki bu sabaha kadar. 
06:30'da kalktim, sabah pratigim icin. Dunun etkisi 8 saat araliksiz uykuyla sonuclandi. Yuzum gozum sis kalktim. 
Disarida yagmur, nem iyice artiyor ve sip sip terliyorum. Derslerde bu kadar terlemiyorum, aman evdeyim nasilsa, dusumu alirim derken, sira o kabus ana gelir. Pratigime handstandi ekledim ve duvarin onune yerlestirdim mati. 
1 sicra 2 sicra 3 sicra 4 sicra. Olmuyor! Sag bacak tam duz kalkiyor ama sol yere yapisik. Sag topuk duvara yaklasmiyor bile. "Ya biri olaydi da kalcamdan tutup destek olaydi" geciyor icimden. Bagimlilik! Buna ayrica deginecegim. Simdi esas konuya donelim. 
Les gibi terledim ve matin ustunu ilk defa bu kadar suya cevirdim. Durdum, nabız 170. 
30sn sakinleyip, Chris'in "gunde 50 kere tekrar etmen lazim ilerlemen icin" demesi kulaklarimda cinliyor ve en fazla ne olabilir ki arkamda duvar var nasilsa diyerek 7 8 9 10 devam. Yok hala olmuyor! Icerde o kadar cok sey donuyordu ki o an. Istedigi olmayan bir kiz cocugunu dusunun, kiyamet kopariyor. Benim zihin o haldeydi. Cirpiniyordum icerde. Yapmak istemiyorum, beceremiyorum, sakatlicam kendimi diyerek kendime surekli bir soz buyusu yapmaktaydim. 
Kalp atislarima odaklanip, napiyorum ben ya, gerekli her turlu donanima sahibim neyi engelliyorum diyerek, o iceride cirpinan Irem'e gereken sevkati ve guveni verip, 13.denememde hedefe ulastim. Oye bir sevinc cigligi atmisim ki yapinca, annemi yataktan firlattim. Beni o halde goren annemi hanstandde dururken sakinlestirdim bile. Tamam duvar destegi vardi, ilk adimi atmistim. Artik gerisi gelirdi :) 
Foto da o andan sonraki surat ifadem. Mutlulugu paylasmak gerek :)


Neymis: onumde kendimden baska engel yokmus! Kendine inan ve guven gerisi akiyor.

Ask'la!

Namaste


3.08.2016

3.gun nirvanasi

Gece sicaktan 2'de yatmama ragmen, sabah tum enerjimle 6:30'da evden firladim. Ashtanga gunuydu bugun hocam Ozden ile. 
Ashtanga Yoga, hatha yogaya gore farkli, birkac seriden olusur. 

Benim icin yeni deneyim olacak olan ashtanghaya baslamadan Ozden'le yaptigim konusmada, cok guc gerektirdigini soylediginde gulup "ben zaten haftada 5 6 gun pratik yapiyorum gayet gucum yerinde" demistim. Ne kadar zor olabilirdi ki?
Taa ki ilk ders sudan cikmis balik gibi matin ustunde cirpininca 10 dakikada, durumun farkini ve ne kadar egosal bir yaklasimim oldugunu farketmem uzun surmedi :)

Bugun 3. dersimdi. Dun gece 4 saat uyumanin verdigi etkiyle, inanilmaz zorlandim derste. Hic terlemedigim kadar terledim, omuzlarim sanki parcalaniyordu. Ozden'e "cok titriyorum, cok zorlaniyorum" dedikce "tam da istedigimiz gibi ilerliyorsun dedi" ve zihnimde cigliklar, isyan ediyordum. 
"Ne isim var burda, simdi uyuyor olacaktim!!!" 
"Hadi bitse de kurtulsam!!!"

Farkettim ki surekli sikayet halindeyim. Dayanabilecegimi sanmiyorum .. Kim tutuyor beni zorla burda? Kendimden baskasi degildi yine cevap! Hadi bu son 2, hadi 1 seri daha derken, nefese yonlendirerek zihni, gunese selam sersini tamamladim. Restoratif 20 dakikalik bir durustan sonra, derin gevseme ciddi bir gevsemis uykuyla sonuclandi. Gayet de iyi hissediyordum kalktigimda. 

Bugunun hissettirdikleri: icinde bulunmak istemedigimiz duruma kendimi giriyoruz, ve o durum aslinda bizim yararimiza calisiyor. O an aci icinde kivranirken bunu gormuyorsun tabi. Bedensel acilarda neyse, maneviyatta da durum ayni, ask acisi gecmez saniriz. Bi bakmissin gitmis coktan! 
O zorlandigin, aci icinde kivrandigin an, kendi gucunu hatirlayip, icindeki enerjiye odaklanip, bunun da gelip gecici oldugunu farkettiginde, dunya degisiyor zaten. 

Gune pek guzsel bir baslangic yaptim, super enerjik hissediyorum. Normalde uykudan basim masaya dusecekken, zipzip ziplama modumdayim. İyi varsin be yoga !

namaste 

Irem

Kaldi 26 gun!

Geriye saymak, bir hedefe ulasmak, her zaman hosuma gitmistir. Kaldi 26 yazarken bile heyecanlandim.
Bugun planim Chris'in dersine girmek oldugu icin sabahi sakin gecirdim. Fakat Istanbul trafigi her zaman planlarina bir mudahalede bulanabiliyor. 18 30 dersine yetisecegim diye girmedigim yol ve trafik kalmadi. Bu arada derse yetismeye calisan bir arkadasim da benden derste yer tutmami istiyordu. Yani bir gorev verilmisti. Gorev bilinciyle, daha da cok yetisemezsem stresine soktum kendimi. Ben de baskasini aradim yer tutsun diye :) boylece bir yer tutma zinciri olusturduk. Sonucta rahatlamak uzere gittigim yere, stres ve ter icinde, nefes nefese ulasmistim. Tabi o kadar ajite zihinle girersen derse olacaklar normaldir. Chris sol ayagini dedikce, ben sag ayagimi koyuyordum matin onune. Artik 1 2 3ayni seyi yapiyorum derken, surekli ayni hatayi yapmaya basladigimi farkettim ve kendine gel Irem'i uyguladim. Bunun meali: aklini topla Irem, bedenine ve hocanin dediklerine fokus ol!
Aslinda orda yaptigim tamamen her hafta girdigim dersteki ezberledigim hareketleri uygulamakti.  Cunku o sirada zihin gecmiste takili kalmisti! Oglen kurtarmaya calisitigim fakat kurtaramadigim kediyi, toplantida konustuklarimizi, yasadigim trafik stresini dusunmekteydim. Hatta biraz da haftasonu gidecegim dugunu bile dusundum. Zihinde yok yoktu!
Butun bunlar dersin ilk 10 dakikasinda oluyor. Neyse ki ders 90 dakika ve 20.dk falan sanirim handstande kalktik. Ters yuz olunca kafa, kendime geldim :) Handstand korkumdan hic bahsetmicem bu aksam. Onu baska bir gune sakliyorum. Sadece beni kendime getirdi demem dogru olur.  Sonrasinda da 30 saniye urdhva dhanurasana guzel bir gogus acici oldu ki, son poz derin gevsemede baya bir hissettim faydasini.
Bugunden cikardigim sonuc: gecmiste zihin o kadar takili kaliyor ki, ani yasamaya izin vermiyoruz kendimize. Yine ve yeniden, tum farkindaligimla, anda kalmaya niyet ediyorum, attigim her adimda.  Ve gecmiste takili kaldigim karelerden birini paylasiyorum sizinle. Vietnam'da bir tekne gezisinden ..


namaste & iyi geceler

Irem

2.08.2016

28gun tapas!

Bu sicak agustos ayinin ilk gununde sevgili arkadasim ve yoga hocam Pinar Ustun'un facebook'a yazdigi bir ileti ile 28gun yoga macerasina katilmis oldum. 
Yoga bende degisimin merkezi. 28gunde yasadigim her degisimi, her tecrubeyi minik minik yazacagim burada. Yoga pozu vermisken foto kullanmayi pek sevmesem de olabildigince ortama uygun anlarin fotolariyla da susleyecegim burayi :)

10 gundur yogada kendimi zorlama konusunda bir cembere girmistim. Sabahlari ashtanga, aksam is cikisi 1.5saat power ya da akis dersi derken, gunde 3 saate yakin yoga yapar halde buldum kendimi. Neyi zorluyordum, neden kaciyordum?? 
Bu sorulara cevap ararken, bir anda sicaklari bahane ederek, pratiklerimi aksatmaya baslamistim. Yeni bir kacis daha!  Hatta dun sabah niyet etmeme ragmen 6:30 da kalkip "ay bu sicakta gidip daha da terleyemem" diyerek sabah dersimden kacmistim. Taa ki Pinar'in iletisini gorunce, tam da o sirada sevgili Bade'nin temel2 dersine girerken "evet o an bu an! simdi basladin basladin, yoksa baska zaman yok. kendine bir tapas koy hadi !" diyerek, kendime 28gun yoga pratigi tapas'ini verdim. 

Tapas deyince eskiden ispanya'da yedigim muhtesem tapaslardan baska bisi gelmezdi aklima. Yandaki fotoda oldugu gibi :) Ama bu tapas, baska tapas! Peki nedir bu "tapas"?

Tapas yogada niyamalardan biridir. Niyama nedir ? Verdikce bilgiyi sorular ve cevaplar cogaliyor onu farkettim!
Yogada yamalar ve niyamalar vardir. Bunlar yoganin basamaklaridir. Detaylarini dilerseniz bana, google'a ya da en yakininizdaki yoga hocasina/merkezine danisabilirsiniz :)
Niyama kendimizle ilgili kisisel gozlemler ve yapilacaklardir. Bu surecte arinma ve guclenme saglanir, yogadan alacagin etki katbekat cogalacaktir. Niyamalar kendi icinde 5'e ayrilir. Tapas da bunlardan biridir. 
Anlami: atesli caba. Beden tapas sayesinde zihin ve bedenin safligini bozan zararli maddelerden arinir. Tapas uygulayarak gecmis ve gelecek senaryolarindan siyrilip "anda" kalabilemek icin caba gosterebilirim. (tesekkurler yogaturkiye sayfasi .. )

Tapasim suresince 28 gun bir pozda derinlesecegim. Bugunku poz "ekapadasirsasana" oldu. "Yapamam, cunku daha oncede yapamadim" diyerek girdigim pozdan, Bade'nin "supersin Irem!" sesiyle ciktim... 6sn de olsa durmustum pozda. 
Neymis: yapamam demeyecekmissin! Neymis: gecmis deneyimleri ornek alarak adim atmayacakmissin! Hersey kendi icimizde zaten. Zihnimiz tek engel.

Gunlerdir bahane ettigim sicagi bir kenara koyarak, kendimle bir yuzlesme baslattim. Kactigim aslinda neydi ? Yapamam diyerek, ya da korkarak nelere engel oluyordum hayatimda. 28 gunde cevabi gelecektir. Matin ustunde her zaman dogru cevaplar geldi bugune kadar. Yeter ki izin ver. Yeter ki anda kal ...

Sevgiyle kalin

Irem