28.06.2017

Hicbisi yapmamanin dayanilmaz hafifligi - donem 3 - gun3

Bugun son donem yasadigim en keyifli gundu. Nedeni, tum gun hicbirsey yapmadim. Daha dogrusu birseyler tabi ki yaptim da, planli bir gun degildi. Yetismek icin caba gostermedim hicbir programa. Normalde gune 7 30, en gec 8 gibi uyanarak baslarim. Tatil gunleri de dahil. Yataktan cikmam bir sure alir bazen, bazen de hemen firlarim, gune gore degisir.

Dun gece 3e dogru yatmanin verdigi uykusuzlukla, 9 30 da alarmsiz kendim uyandim. 6 saat uyku cok onemli. En az beden 6 saat uyumali, en fazla da 6 saat, gerisi vakit kaybi. "Ben 8 saat saat uyumazsam kendime gelemem" diyenlerdensen, senin zihnin oyunu o. Bir yerde okumustum, sonra bir de bi hocamdan duydum. Bana inandirici geldiydi o zaman. Hatta biraz daha bilgi edineyim diye uyku uzerine bir kitap aldim da, daha baslamadim. Baslayinca paylasirim icerigi sizinle.

Konuya donelim, sabah kendi kendime uyanip biraz daha uyuyayim diince saat oldu 10 30 kalkis. Kahvalti hazirlamak, en yavas halimle 1 saat surdu. 11 30 gibi balkonda minnos bir tabure uzerinde Cilek'le kahvaltimizi yaptik. 2 saat surdu kahvalti. En sevdigim ogun oldugundan, ve cok yavas yemek yedigimden, eger kosturacak yer de yoksa, ne kadar uzun surerse kahvalti, o kadar zevk verir bana. Haz ogunu diyebiliriz. Balkonda biraz guneslendikten sonra, kanepeye uzanmaya dogru hamlemi yaptim kitabimi okumak icin. Fakat o aci ani yasadim. Kitabim yok, bildigin kayip. Ne tekirdagdaki evde ne arabada ne de evimde cikti, Defne Suman'in Yaz Sicagi isimli kitabini okuyordum. Pek icime oturdu, neyse kismet artik yenisini alacagim bir ara, simdi baska yarim biraktigim bir kitaba gectim. Derken tabi ki uyku geldi ve hop yataga attim kendimi. 2,5 saat araliksiz uyumusum. Boyle durumlarda ucak modundaki telefon en sevdigim. Uyandim, acikmistim. Canim karpuz cekti.  Tekirdag donusu karpuz kavun almamak olmaz. Hemen dun aldigim super tatli karpuzu kestim, oh mis tavsiye ederim. Karpuz almak icin oraya gidebilirim tekrar! O kadar sevdigim bir meyvedir.

Baktim saat 5 45, eh dedim, yoga ister bu beden. Hem yarin sabah studyoyu ben acacagim icin, anahtari da almam lazim. Hop kalktim, matimi omzuma taktim Cihangir Yoga caddeye Chris'in herkese acik seviye dersine yurudum. Evden yurumem 15 dk maksimum, eski eve gore cok yakinim.
Sinifin kalabalikligini maksimum: 64 kisi. Yarisi biz hocalar, diger yarisi da mudavimler.
Eskiden boyle kalabalik ders gordugumde kacar girmezdim derse. O donem ogrenciydim. Terlersem ne olur, yan mattaki terlerse naparim, ya terli teniyle degerse bana, ay o hareketleri yapamicam, rezil olucam gibi, su an tuhaf gelen, o donem cok normalmis gibi kabullendigim, zihinsel kaliplarim vardi. Zamanla yumusuyor insan. Yeter ki durumu farket, ve icinde biraz durmaya birak kendini. Icinden gecince, seni rahatsiz etmemeye basliyor. Les gibi koktugum da oldu, cok terleyen birileriyle ders yaptigim da oldu. Bir yerden sonra hic umrum olmadi. Hepsi zihinde bitiyor.  Kendin matin ustunde kendinle oldun mu, kiriliyor kaliplar, degil 64, 644 kisi olsa farketmiyor oracikta.

Sinifin en on, en sag kosesinde, sadece matim kadar yerde yaptim dersi ve Chris'le pratik tabi ki cok iyiydi. Inversion olmayan bir dersti, onun yerine hic haz etmedigim vasisthasanayi 3 tur yaptirdi. Su pozla bir turlu barisamiyorum (yanda gorebilirsiniz durumu). Flexmobility sendrome olaran biri olarak, eklemlerimde kontrolum neredeyse yok. Dirseklerim beni cok zorlasa da bu pozda, yine de asla vazgecmiyorum ve deniyorum. Bir gun olacak tam hakkiyla. 3lemenin sonunda camatkarasana(wildthing) ile noktalatti ki en sevdigim bolumuydu dersin. Uzun bir shavasanayla noktaladik dersi. Iyi ki katilmisim. Cikista yoga sahil ekibiyle yemek yedik, yine plansiz bir durum benim icin, karni doyurup eve yurudum ve sizlere bu satirlari yaziyorum simdi.

Kendine vakit ayir ve hicbirsey planlamadan bir gun gecir. 4 guncuk tatil o kadar iyi geldi ki, yarin is olmasini dert bile etmiyorum o derece :)

Yarin yogun gun, pratik yapamicam 2 ders vericem, ayrica ofis durumlari ..

Belki gun icinde kucuk bir mola yaratirim kendime kim bilir :)

Tatli ruyalar

Irem




27.06.2017

Huzur nerede? - 2.gun

Tam 1 saattir gulmekten karnim agriyor. Ne sansliyim di mi? Sabah periyod sebebiyle beni yoran karin agrisi,  gece gece gulmekten dolayi karin agrisina dondu! Sen biliyorsun kendini, elefonun diger ucu. Kucaklarim seni. Guldurenlerimiz cok olsun diyerek, konuya gireyim. Zira cok uzun yazamicam bu aksam.

Yoldan yeni geldim sayilir, 1,5 saatlik yolu 3 saatte donunce sinirlerim tepeme cikti haliyle. Hem sol seridi kapamis tuhaf plakali arabalar, hem de ic doluluk sebebiyle aynadan arkasini gormeyen bayramcilar derken, evime ulastim saglam olarak sukur.

Boyle kisa kacamaklarda ne yazik ki kedime bakacak kimsem olmuyor ve 3 gun yalniz kaliyor Cilek evde. Cocugumu evde yalniz birakmis gibi oldugum icin, bugun dondum kosarak eve. Yoksa hicbir guc beni sehre donduremezdi. Gercekten sehir sinirlarina yaklasinca bile insanlarin gerginligi direk yansiyor, sakince ciktigim yolda kendimi cok kizdigim kornaya basarken buluyorum bir an. Elde diil, delirtiyor bazi soforler, sabrimi zorluyor. Sabir da bir yere kadar diyerek, neden sehirde araba kullanmayi biraktigimi hatirlayip, cok sukur toplu tasima kullanan bir insanim diyerek, geride biraktigim cimenlere geri donmek istiyorum.

Bu sabaha karsi 4'e kadar bir arkadasimla, dunyayi kurtardik. Ne sohbet, ne sohbet. Fondaki muzik Portishead'den, Elvis Castello'ya, Bill Evans'dan Depeche Mode'a cesitliydi. O icki, ben yesil cay icerek, konustukca konustuk. Son donem kimle konussam hepimizin tek bir istegi var ortak: huzurlu bir hayat, huzurlu bir iliski. Peki neden hepimiz bunun arayisi icinde olup da, elde edemiyoruz?

Disardan bakinca, herkes huzuru isterken, iliskiler surekli kavga gurultu ve beklentiler uzerine kurulu. Herkes gergin. "Onu yapmadi, bunu almadi, soyle demedi, beni sevmiyor" kafasina geciyor aninda. Oysa once sen kendini seviyor musun? Kendine deger veriyor musun ki, karsindakinden bunu bekliyorsun? O aradigin huzur senin icinde ne kadar var ki, iliskinde bunu ariyorsun?  Butun gece ve bugun bu sorularla doldum, hala soruyorum kendime. Zaten uzun zamandir sordugum sorular bunlar kendime. Ve kendimle super barisik oldugumda basima neler geliyor cok iyi biliyorum. Zaten butun olay o ince cizgide durabilmekte. Hayat seni alip hop ters koseye yatirdiginda hala ayni sevgi ve sevkatte misin?

Bugunu duvarda yin yoga ile yumusattim. Agrim yok derken iki gundur tuhaf agrilar icinde kivraniyorum arada bir gelen kramplarla. Nazar degmesine inanan ben, bazen sus cok yazma konusma diyor.Duvarda yin denemediysen hemen gel bir ders yapalim asik ol. Birakmayi ogrenmek oyle bedensel ifade edilir sanirim.

Bu aksamda az yazacagim derken, yine bisiler cikti iste.  Tatli niyetine, sor kendine: huzur nerede icinde? Sonra basla disaridakini aramaya.

Tatli ruyalar ya da sabah okuyanlar gunaydinlar. Guzel gun olsun, hepimize.

Irem

ps:poz fotosu
icin tatlis Ozlem'cime cok merci

25.06.2017

Deliye Her Gun Bayram - Donem 3 - Gun 1

Selam yeni donem!
Ikincide cok calkantili bir surecteydim, bakalim bunda neler bekliyor matin uzerinde beni..

#28gunyoga bana paylasmayi ve destegi o kadar guzel hatirlatiyor ki, bazen herseyden umudumu yitirdigim anda, buluyorum kendime bir 28gun yazisi, onun destegiyle kendime geliyorum. Bak o da bu buhranli yollardan geciyor diyorum. Neden buhran ? Bu gunler bana baya buhranli oldu da ondan..

Neredeyse 1 hafta olacak kabullenmekte ciddi zorluk cektim sehre donmus olmayi. Once zihinsel, sonra bedensel, sonra tekrar zihinsel arizalara gectim. En son bombam, cuma aksam eve donerken, eve giden sokagi kacirip, kendimi bambaska bir yolda bulmamdi. Hani kendimden korktum derler ya, o an korktum. Beden zihin kopuklugunu bu kadar net uzun zamandir yasamamistim.

Neyse ki beni sehirden kurtaran canim dostlarim Emre ve Ozlem oldu.o ihtiyacim olan dogayla ic ice olmayi, evlerine davet ederek sundular bana. Bu arada 5 aylik bebeklerinin adi da Doga. Asil en buyuk moral deposu bana o oldu 2gundur. Tekirdag'da, bizim meshur eski parti evi, nam-i deger chillax house'dayim dunden beri. Tam bir rehabilitasyon yasiyorum. Yiyip, uyuyup uyanmak ve bir de bebisle oynamaktan baska birsey yapmiyorum. Doga bebek butun enerjimi degistirdi. O minik ayak parmaklarini emmeye calisarak, 2 gundur mutlu bebek pozunu o kadar dogal ve zevkle yapiyor ki, izlemeye doyamiyorum. Ayrica inanilmaz bir iletisim halindeyiz, yan yan gulusune hayranim. Bir bebekle kurudugum en uzun iletisim burdaki sure. Hepimizin, kosulsuz sevgi ile dolu dogdugunu ve sonra onun uzerine neler insa ettigimizin, en guzel ornegi oluyor.

Dun yeni ay sebebiyle yoga yapmadigimiz halde, kisa bir pratikle, yin yoga yaparak gunu kapadim. Bugunse, karin agrilarim artti ve beklenen durum geldi. Periyod doneminde yoga yapanlardanim, ve iyi geldigine inaniyorum, zaten tantra egitimlerinde de yapmak iyi gelir diyorlardi, kendini yormamak kaydiyla. Bunca sene hastaneye kaldirilip serumlar yerken, yogayi aktif sekilde yaptigim donemde,hic agzi sizi cekmedim diyebilirim. Yin yoga egitimi aldigimdan beri de, yin yapiyorum o gunler ozellikle, daha iyi geliyor yumusak akislar ve bag dokulari hedef alan pozlar.

Dun yin yapinca, bugunu hatha ile gecirdim. Zaten beden de onu istiyordu. Isteklere cevap vermek onemli. 45dakikalik bir akis yaptim. Icinde gunese selamdan, ayaktaki pozlara, kol dengelerinden, kalca acicilara, geriye egilmelerden, one egilmelere ve burguya hersey vardi. Sonuna prana (nefes) calismasi ve cok kisa bir meditasyon bile ekledim. O kadar iyi geldi ki ! Bi kere kesinlikle ilk buldugun cimde kos yoga yap,matsiz! Birak bocek, karinca, orumcek ne gelirse gelsin. Yemezler seni. Topraklanma cok iyi geliyor, dene bi. Ve ilk defa kendimi videoya full cektim. Genelde bir poza girerken falan cekim yaparim da tam video yapmamistim odevimiz olmasina ragmen egitimde. Bazi pozlarda nasil yamuk durabildigimi, ogrencileri duzelttigim seyleri kendimin de yaptigini gordum. Hatasiz kul olmaz, elbet dogru yol bulunur :)

Doga bebek annesini emerken benim onlarin bir kac mt otesinde yoga yapmam, kus sesleri, gunes batisi, cok sihirli bir bayram gunu oldu benim icin.

Sabah Doga bebegin yeni havuzunda verdigim pozla sizi oper, kucaklarim. Iyi bayramlar olsun, gozlerimi saglikla acitigim ve nefes aldigim her gun, bana bayram ne de olsa. Yeni donem hayirli olsun cumlemize.

namaste

Irem


21.06.2017

Umdugunu değil, buldugunu alacaksin hayattan

Hayatla ilgili ne plan yapıyorsan, bırak koy kenara. Olmayacak şey olmuyor. Olacakların da önüne geçemiyorsun.

"17 - 27 haziran tarihleri arasında tatildeyim", "oh miss 11 gun yokum" derken, son 1 ay kala, biletlerini aldığım, İzlanda'ya tek başına gitmekten vazgeçip, Osho Primal'a kayıt yaptırdım. Merkür gerilerken yapmayacaksın arkadaş hiçbirşey.

Pazartesi başlayan primal, dün sabah iptal oldu. Sebep, bizde kalsın. Tek söyleyeceğim şey buna da şükür. Zamanlama, sonraki gelişmeler, herşey olması gerektiği gibi oluyor. Bu satırları yazma raddesine gelene dek, hepimiz değişik bir süreçten geçtik. Benim süreç özellikle kararsız oldu. Bir gece önce olacakları kısmen hissettiğim için, şokunu biraz derin yaşadım, sonra şükrettim. Bazı şeyleri kaybettiğimiz anda ya da planlarımız dışında bir olay olduğunda, verdiğimiz tepkilerde farkında değiliz çoğunlukla..

Şükret. Aldığın nefese, sağlığına, sevdiklerine, evrene.

Herşey olması gereken zamanda, geliyor önüne.

Oraya giderken yaşadıklarım, ediğindiğim yoldaşlar, geçirdiğim her ana şükür,
Yarın yazımda onlardan bahsedeceğim.

Bu akşam, planda olmayan bir durumda buldum kendimi, acil ihtiyacı olan yogini arkadaşıma yardımcı olacağım. Derse gidiyorum.

Belki gelirsen matta görüşürüz..

Şükür.

İrem

ps:foto hızır kampın kapısına gelirken, telefonla bağlantıyı kaybettiğin ilk nokta. en sevdiğim spot.



18.06.2017

Bekleme yapma

19. gun. Normalde ctsileri dersim var 13:15 findiklida. Bugun cok mutlu bir sebepten dolayi, dersimi veremedim. Hocalik yolunda ilk adimlarimin mimari Cag Rical Gurle ve zarif sevgilisi Pinar'in nikahlarina gittim. Cok mutlu olun canlar.

Dersim olmayinca, 11:30 Firat'in CY3 sinifina katilabilme sansini yakaladim. Yalniz gercekten dun Firat'a surprizim var  derse gelicem dedigimde, ozel bir ders hazirlayacagini soylemisti ve gercekten de matta ask yasadim! O ne akisti Firat'cim. Cok tesekkurler! Hala tek tek her asananin tadi damagimda .. Bu arada son donem yaptigim en zor pratikti net. 20.dakkada cikaramicam dersin sonunu sanirim derken, bir anda hic bitmesine donmek de benim askta dalgalanmalarima benziyor. Ders sonu, hic bitmesin istedim.

O hic bitmesin istemedigim anlar hayatta da cok oluyor. Sizin de oyle degil mi ? Yedigim dondurmadan aldigim haz bile bazen "ay hic bitmese" dedirtebiliyor. Kis bitmesin, tatil bitmesin, ders bitmesin ... Hep bir o zevk aldigin ana takili kalma durumu.
Butun gun bunu dusundum. Hic bitmesin dedigim pek cok seyin bittigini, hatta biterse naparim ben dedigim seylerin artik hayatimda olmadigini .. Onlarsiz da yasandigini .. Anilara tutunarak, o bitmemesini istedigin seylerin bittigini farkedip, ozledigini zannetmeyi. Bugun butun bunlari yasadim canlar. Zihnin oyunlari iste. Naparsin, o da can, o da ben .. Yeter ki takili kalma anilarda, acilarda, hadi ilerle canim. Bekleme yapma.

artik yatma vakti, sabah uzun yol soforlugu yapicam. ben yokken, iyi bakin kendinize.

operim hepinizi

Irem

ps: 35.yas gunum, Rio'dayim, hayata dil cikariyorum. hey gidi gunler :) sukur !


18'in buyusu

8 numarasiyla kucuklugumden beri bir yakinimdir. Zaten hayatin anlami kitabini bilen varsa ona gore 8im .. bosa degilmis o yakinlik ..

8li rakamlara olan yakinligim, 18'le hayat donemecleri olarak devam etmekte.

18 yasimda, 18 mayo numarasiyla Elite Model Look yarismasina katildim. Evet o benim, bir kac sene oncesine kadar, hot guzeller sitesinde ulkenin en guzel kadinlariyla ayni sitede fotograflarim vardi. Harpers Bazaar'dan, her genc kizin ruyasi Cosmopolitan'a kadar pek cok dergide fotograflarim cikti. Reklamlarda oynadim. O geceden sonra, yillarca severek fotomodellik yaptim. 18 bana ugur getirdi. Ergenligim boyunca zayifligimla dalga gecenlerin travmalarini, kendimce sildim.

18 Ocak 2015'de, tam da yoga hocasi oldum, mezun oldum derken,  kendimi gercekten "ikiye ayirdim". Sol ust bacagin popomla birlestigi yerdeki kaslar ve tendon tutunduklari yeri birakmayi tercih ettiler. 1,5ay yatalak sayilacak bir surec yasadim. Ilk gunler tuvalete yetisemedigim icin altima isedigim bile oldu. 6 ay yoga yapmaya yanasmadim bile. Sonra bir temmuz gunu Zeyneb Uras ile tanisip, Cihangi Yoga staj programina secilene kadar.  Tesekkurler hocam bana inandiginiz icin. Sonra hocalik yolculugum basladi. "Iyi ki de kopmuslar" diyebildigim hale gelmek 2 seneyi buldu.  Hala orda hissi var, o ayri. Alistim kendisiyle yasamaya.

Gecen yaz 18 Haziran'da korkularimdan birini yasadim, aldatildigimi ogrendim.  Ilk defa mi aldatiliyordum, hayir. Bu sefer farkli yaklasmayi denedim. "Aldatilan ben diilim, sen kendini aldatmissin" diyerek hayata devam ettim. Iliskilere farkli bakis acisiyla yaklasmayi ogrendim. Hani buyudum derler ya. O gun, olgunluk nedir, onu ogrendim.  Iliski o donem bitti, sonra yeniden basladi. Yurumedi. Herkes kendi yoluna gitti.

Dun 18. yoga gununde, sevgili Azize'nin son birkac yin dersinden birine girip, durmanin muhtesemligine kapilarak, baskasi mutlu olsun diye istemedigim bir seyi yapmadim. Kendi mutlulugumu sectim kisacasi. Cogunlukla insanlari kirmamak icin, cok kere istemedigim ortamlarda oldugum oldu. Dun bu donguyu kirdim. Gercekten buyuk rahatlama geliyor, deneyin. Senin seciminden dolayi darilmak, kirilmak karsindakinin elinde, senin degil.

18 Haziran 2017 kendim icin, kendimle ve ailemle aramda her ne var ise temizlemek icin, primal'a gidiyorum. Primal nedir derseniz, linkine bakabilirsiniz. http://www.hizirkamp.com/primal.html Ikinci dogum olarak geciyor. Gecen sene, Isvec'te yeniden dogusu nefes ile yapmistim. Gercekten yeniden dogmustum. Onun yazisini da gecen seneki agustos yazilarimdan birinde bulabilirsiniz blogda. ,Yeniden dogumun Osho tarzini deniyecegim, bakalim neler olacak. Donuste bir kismini paylasmayi denicem.

18. gun pratigimden bana kalana gelince, Azize'nin soylediklerinden biri, surekli kulagimda: "hersey gecer". Bir budist soylemiymis.
Evet hersey geciyor. En dipte, en aciyi yasadigini sandigin an, bitmeyecek sandigin sey, gecip gidiyor. Ve sen daha da guclenerek cikiyorsun icinden olayin.
Yeter ki inan kendine. Guven kendine.

Yasanan ve yasanacak hersey icin binlerce kere sukran.

Namaste

Irem

Ps: foto 18 ocak 2015, kazadan birkac saat once, pastoral vadide, saglam kaslarimla son fotom. simdi cok daha guclu bacaklarim var, buna da sukur !








16.06.2017

17

Teoman'ın en sevdiğim parçalarından 17 .. 20li yaşların başlarındaydım. Üniversiteye gidiyordum, kasedini aldığımda. Kim bilebilirdi o zaman .. 
Parçanın benim için en etkileyici sözleri şunlardı :

"Çok beyazdı, kir tutardı 
Ömrü kelebek kadardı .."


Kelebeklerin ömrü gerçekten de o kadar kısa mıydı ? Daha sonra yıllar içinde öyle olmadığını öğrenince, hep çok narin olduğunu düşündüğüm ve bana aşkı hatırlatan kelebekler için çok sevinmiştim. Yani zaten akıl var, mantık var, düşünsene  yaşam döngüsündeki "yumurta", "tırtıl" ve "koza" dönemleri dahil nasıl 1 gün yaşar bir canlı ?? Bazen ütopyalarla dolduruyoruz zihnimizi .. Sonra da onlara inanmayı seçip kendi gerçeklerimizi yaratıyoruz .. 

Bugün ofiste camdan dışarı bakarken önümden geçen münnoş beyaz kelebek, 17'ye geri döndürdü, ve açtım parçayı dinlemeye, sonra da üşengeçlikten yazamadığım 17.gün yazımı yazmaya başladım ..

Canlar, bu sefer biraz yaydım itiraf ediyorum bu 28günü. Aslında yaymak biraz acımasız olur, bitmeyen taşınma işinden dolayı hala o kadar ayakta bir hayatım var ki, yoga matımı serecek yerimi bile ayarlamadım evde .. Her seferinde başka bir köşeye koyup olmadı burası diyorum.. Bu a zihnin bir oyunu çok iyi biliyorum. İnşallah en yakın zamanda kendime huzurlu bir alan yaratacağım evde.. 

Bu dönemde klasik pratiklerim dışında, yoganın değişik çeşitlerini deneyimledim. Bir gün göz yogası, bir gün yüz yogası, bir gün karma yoga, bir gün hadi çimlerde bi ters durayım, bunu da deneyelim, hadi bi hollowback yapacam, hop duvara yapıştır popoyu derken pek çok çeşitle akışta #28gunyoga'ya devam ettim. İlla matın üstünde değil yoga. Hayatın kendisi yoga. Olaylara karşı verdiğin tepkiden tut, yediğin yemekten, aldığın hazza kadar .. Herşey yoga. 

Dün 17.gün yogasını sevgili Burcu Göncü'nün CY3 dersiyle yaptım.Uzun zamandır Burcu'yla pratik yapmamıştım. Özlemiştim, deneyin derim prenses yoginiyi. 
Aynı derse öğrencim Levent de girdi ve "neden enerjini harcıyorsun? bu akşam dersin yok mu?" dedi. 
Evet 21:45 dersim vardı, ve buraya tam da onun için, enerji toplamaya gelmiştim. Bütün kilit orda zaten, matın üstünde farkında olmak, ayak tabanlarımı hissetmek, kasları çalıştırmak, konsantre olmak.. bunların hepsi benim enerjimi yükseltiyor. Her ders sonrası o beyaz kelebek gibi kanatlanıp uçuyorum adeta. Hatta eski sevgilim, "sen hep yoga yapsana" derdi. Kendisini sevgiyle anıyorum. 

Burcu öyle bir konuşmayla açtı ki dersi tam benlikti: bugün gel niyet etme dedi. Her niyetinde bir engel, bir pürüz çıkar önüne dedi. Olanları olduğu gibi karşıla, kucakla dedi ve orda anında dün sabah yaşadığım ofissel krize gittim. Bütün günümü, karın ağrısıyla geçirmeme sebep olan Koreliler'in etkisinde o kadar kalmıştım ki, ilerleyemez olmuştum günlük akışımda. Tam da o an bıraktım direnmeyi ve aktım matta. Tüm gün bedenimde ve zihnimde tuttuğum o ekşi acıya nasıl dayanmıştım o saate kadar ? Bunu hep yapıyoruz kendimize. Birşeye takıyoruz ve pürüz çıktığında, olan bitene takılı kalıp, gelen güzellikleri kaçırıyoruz. Oysa hayat o kadar güzel ki, gidenden sonra gelen daha da güzel her zaman. 

O yüksek enerjiyle, eve gidip bişiler atıştırıp stüdyoya geri döndüm. 21:45 CY1 dersim var.. En büyük şansım evimle stüdyo arası yürüyerek 15dk.  

Ve belki de orda teslim olmanın verdiği enerjiyle, tüm gün omuzları düşük karın ağrısıyla gezen ben, sınıfta 26 bekleyen canı görünce, hayattaki mucizelere şükrettim. 
Birşey gidiyorsa, inan daha güzelini veriyor evren. İlk günler özel ders gibi olan ders, gittikçe çoğalıyordu .. 

Şükür.

Siz 17'yi okurken, ben hayatımda yeni bir alan açmaya, 9gün sessiz olacağım kampa odaklanmaya başladım bile. 1 güncük kaldı. Çok heyecanlıyım. Biberon ve çocukluk ayını al gel dediler .. ikisini de aldım gidiyorum. Gerisini bilmiyorum. Yeniden doğuma gidiyorum ..

28gunyoganın son günü ordan çıkacağım. 

28'inde 28'de görüşürüz :)

namaste

ps: dün akşam ki dersimin çıkışında, Eda ile beraber çimenlerde koşturup, treepose'u beraber yaptık. Eda'cım, konuştuğumuz tüm hayallerin hayırlısıyla gerçek olsun, ışıldamaya devam.. 


9.06.2017

Dolunay etkisi

Bugun 10. gun. 28in 10unu bitirdik. Bu sefer akista kalmayi secerek 10 da 5 yaptim. Sucluluk 0! Bu aksam ogrencilerimle de paylastim. yapacagin seyi, hedef ve hirs haline getirdigin anda ondan bir fayda saglayamiyorsun. Oysa kendimi rahat birakarak su an 28in faydasini tepe tepe yasamaktayim!

Bu gece, 9 haziranda olan yay burcu dolunayinin etkisinden mi nedir bilemedim, normal disi bir gece yasiyorum. Yukselen burcum yay oldugu icin belki de?

Ey yaylar ve yukselen yaylar siz ne durumdasiniz? Son yillarda gecirdigim en enerji patlamasi yasadigim dolunay gecesi. E hal boyle olunca faydalanmak gerek. Once 21:45 dersim CY caddede, sonra tatli Ali Usta surprizi, ardindan eve donus ve uykum yok, ne yapayim derken: gece yogasi! 10. gunu kacirmasam ne guzel olur diyerek, kosarak mati kapip yere sermek..

Cin gibiyim canlar ! Yani icim icime sigmiyor, hani boyle hucrelerin hepsini hissedersin kanli canlisindir.. Aynen o haldeyim gecenin 2:22sinde ...

Enerjiyi donusturmek icin, biraz asagi bakan kopek, ustune dangling(sarkac) pozu ile baslayip, sphnx geldi. O sirada tv de calan Lady Gaga Poker Face, bana 4dk boyunca tum gun ne kadar cok durumda, ne kadar cok insana, hislerimi belli etmeden hareket etmeye calistigimi farkettirdi. Ve bunu beni cok yoruyordu.. Sonra da dedim ki iyi ki... O noktalar, yakinda anlamini bulacak, su anda sadece nokta olarak kalsinlar.

Sphnyx ardindan, seal pozu derken, en zorlandigim geriye egimleri bile 5 dk yapar haldeyim! Bedene de, bana da birseyler oldugu kesin bu gece. Catterpillarla devam ettim, etmez olaydim. One egilmek zor geldi, her zaman en rahat oldugum pozda ensemi sanki biri koparacakmis gibi agri girdi 4dk sonunda, basimin altinda bolster olmasina ragmen. Demek bugun one egilme gunu degildi. Enerji ters donmek istiyordu. Sonra aklima bugun Sinem Mengi'nin yaptigi paylasim geldi. Ters durusu yataga sirtini vererek giriyor. Yeni odam ve yatagim bu duruma tam elverisli oldugu icin kostum yatak odama. Ve evet Sinem'cim bana bi yol actin o paylasiminla, tesekkuler! Baya baya ters durup geriye dusmeden bacaklari nerdeyse yataga degdirecek kadar da indirdim. Aman ne var bunda diyebilirsiniz. Benim icin cok sey var. Ters duruslardaki fobimi bilen biliyor.  Bilmeyen de okuyor su an :) Biri olmadan poza girmem pek. Denemem bile. Cok sevdigin seyi yapamamak, korkulara takili kalmak. Hayatta da bunu cok yasadigimiz icin, hepimize tanidik bir duygu di mi?

Gecenin 2sinde dunyaya ters baktim ve cok sevdim o hali. "Ne olabilir ki?"dedim kendime.. Gercekten "Ne olabilirdi ki?"  Bir sonraki adimda ne olacaginin pazarligini yapamazdim "evren"le. Gunlerdir uzerimdeki uyusuk hal yok olup gitti. Bir an once yatip kalkip 11.gun yogama matimin tepesine gecmek istiyorum. Askim kabardi yine.

saat 3:23

dolunayiniz hayrolsun.

hadi bana musade.

Irem

ps: ingilizce klavye ile yazdigim icin, tr karakter yok kusura bakmayin :)




6.06.2017

Akışta dans

9 gündür, hadi bugün başlıcam, bugün olmaz, yarın denicem derken baya salladım günleri, bu arada yogayı da saldım tabi.. Yaşasın yazmak, yaşasın duyguları ifade etmek! O kadar doluyum ki aslında, uzun zamandır yazmayı bekliyorum, paylaşmak adına, sayfalarca yazabilirim içimdekileri :)  birazcık, ucundan buyrun bakalım..

#28gunyoga 'nın başlama noktası sevgili Pınar'ın Onur'un Ebru'nun ve Volkan'ın yazılarını her gün takip ettim bu süreçte. Pınar'la aynı kaderi paylaşmışız meğersem geçen hafta. Salı periodumun gelmesiyle, ilk günden başladığım #28gunyoga'ya, 2.gün ara verdim. Ptsi ilk pratiği stüdyoda yapıp, salıdan perşembeye kadar hiç mata çıkasım gelmedi. Taşınırken eşya taşıyarak zorladığım bedenim, bu dönem tamamen bir çöküşe geçti. Başımı kaldıramaz haldeydim. Yoga yapamıyorum diye de kendimi kemiriyordum. Böyle durumlarda kendime o kadar yükleniyorum ki, zaten halsiz olan beden ve kadınlık hormonlarıyla çorba olmuş zihnime pek de bir faydam dokunmuyor. Görev bilinciyle kendime yükleniyordum. "Madem başladım 28güne, neden matın üstüne bırakamıyordum kendimi?"
Kurumsal şehir hayatının beynimize kazıdığı o görev bilinci. Hatta belki de, çocukken başlayan ödevlerle hayatımıza giren ve hepimizi birer robota dönüştüren bilinçti bu. Düşündüm de, görev bilinciyle kendimizi soktuğumuz -meli -malı emir kiplerinin içinde kapana kısılmış gibi oluyoruz. Konu zorunluluk ve gereklilik olduğu anda, herkeste bir duraksama dönemi başlıyor. Ben kendi adıma ve çevremdekilerde gözlediğim kadarıyla diyebilirim en azından, bunu yaşıyorum. Ve olduğum noktadan çıkıp kendime bakınca, ne kadar son dönemde birşeylere kendimi zorladığımı farkettim,en iyi seçenek aslında akışına bırakmaktı herşeyi. Akişa bırak dedikçe, sanki o da bir zorunlulukmuş gibi, akış engellerle bölünüyordu. Taa ki teslim olup anda kalmaya başladığım an, çorap söküğü gibi aktı herşey, yıllardır alamadığım kararlar ve açılan kapılar da anın güzel sürprizleri oldu. Şükür!

Bütün bu okuyacaklarınız olurken, hayaller gerçekleşmeye başlamıştı bile... Önce hayalim olan asistanlık teklifi geldi canım hocam Devrim Akkaya'dan, bu sene 2017 2018 Yin Yoga 200 saatlik egitiminde asistanı olarak eğitime katılacağım, sonra da çok uzun zamandır peşinde koştuğum bir sessizlik kampına katılım onayım geldi. Akıştayken, hayat dolu güzellikler getiriyordu!

Bedenin kendine gelmesi ve matla buluşmam perşembeyi buldu. İyi ki de Sinem Er ile buldu! Gerçekten de ilaç gibi geldi sevgili Sinem'in CY3 dersi. İlk defa dersine giriyordum ve "nasıl olacak acaba?" "kendimi zorlamasam mı?" "akşam dersim var" derken, süper bir akışla 90 dk nasıl geçti anlamadım bile. Muhteşem bir vinyasa serisinin sonunda, Sinem'e koşarak sarıldım. Denemeyen varsa koşarak gidin deneyin derim .. Teşekkürler Sinem! Tam ihtiyacım olanı verdin bana, akışına bırakmak tam da böyle bedensel olarak aktarılabilirdi hayatın içine. Zaten ne olduysa o dersten sonra oldu. Ertesi sabah yataktan zıplayarak, matın üstüne geçip pratiğimi yaptım, sirshasana ve handstanlerle (ikisi de ters duruşlar) evde yapmaya pek yanaşmadığım pozlarla pratiğimi tamamladım ve ardından ofise geçtim. Akşam 18:30 Cadde CY1 dersi bendeydi. Ofisten derse, dersten de eve gidip, adetim olmayan bir şekilde karşıya geri geçtim. Uzun zamandır yapmadığım gece hayatına 1 adım attım. Derken, o gece çok eğlenince, 2. adım ctsi gecesi ateşiyle geldi. Mat üstünde cumartesi kendi pratiğim için vakit bulamasam da, yin dersi verdiğim için kaza yogamı derse saydım. Benim için ders vermek de yoga yapmakla aynı değerde ..

Zorunluluklardan kurtulacağım , akışta kalalım derken, son 5 senedir yapmadığım bir gece hayatı akışında kalarak, pazar sabaha karşı, 4 bira ile göbeğim şişmiş, başım döner ve midem bulanır halde eve dönüp, pazar gününe 3'e kadar, kendime gelemeyerek başladım. "Ekşi" tam halimi tarif eden kelime olurdu tek bir kelimeyle durumu anlatacak olsam. O halde mata ulaşmak diil, yataktan çıkmak mümkün diildi. Zaten neden yaptım ki diip duruyordum. Zihin akrep sokmuş sarhoş maymundu. En sevdiğim zihin tarifidir bu cümle ..

Yatakta sağa sola dönerek sosyal medya kelebekliği yaparken, Pınar'ın yazısı gözüme ilişti. Yazısında anlattığı, evi temizleyen, huzursuz kadın o kadar bendim ki o sırada, tüm evi temizleye başladım yataktan fırlayarak, ağzıma tek lokma koymadan. Başım çatlıyor ve dönüyordu haliyle. Hiç bu durumlarda bedende kalmam göreve devam ederim. Ev temizlemek kendime verdiğim bir ceza gibiyken süper bir meditasyona dönmüştü. Meditasyona oturamıyorsan, iyi geliyor, tavsiye ederim.

Tam oh ev temizlendi şimdi arkadaşımla buluşucam derken, çılgın bir vızvızvız sesiyle, camdan giren bir karasinekle savaşım başladı. Aa yine Pınar'ın yazısında okuduğum gibi.. Pınar'cım yazdıklarınla çok uyumlanmışım pazar, gelicem diip derse gelememe sebeplerimi okuyorsun bak :)

Yıllar önce gittiğim Bhutan'da, odamdan çıkan çıyanı öldürmeyen eline alıp bahçeye salan Bhutan'lıyı görünce "bizim ülkede olsa görevli gelir terlikle ezer hayvanı katleder, neden biz böyle olamıyoruz ki?" diyerek ve "Budizmin hiçbir canlıya zarar vermemek" felsefesinden yola çıkarak, hiçbir canlıya asla bilinçli  zarar vermiyorum uzun yıllardır. Eskiden çok böcek sinek ve örümcekleri yok ettiğim dönemler vardır. Neyse ki şiddetsiz bir bilince geçtiğim için ne mutlu bana. Dünya hepimizin kullanım alanı sonuçta. Sinek de olsa yılan da olsa bu böyle, hep yumoş kedilerle dolu değil doğa ... Sineğe dönersek, banyoda vızvızvız sağdan sola kendini duvardan atıyordu zavallım. Bu sineği nasıl alıp atacaktım?! Sınav başlamıştı: 2m2 banyoma sıkışan sinekle, kendimi banyoya kapadım önce, sonra içeri dahil omak isteyen kedim Çilek bize katıldı. Sineği Çilek'ten korumaya çalışıp yakalamak gerçekten cambaz işi oldu. Kan ter içinde, koca sineği yakaladım ve balkondan saldım. Oh dünya varmış! 1 can kurtardım ve kendimi de dışarı saldım.

Moda'nın havası her zaman insana iyi gelir, deniz kenarı, mahalle kültürü ve bayıldığım Ali Usta dondurması, hele de keyifli sohbet varsa oh ne güzel. Sonrasında gittiğimiz "Wonder Woman"ın sonundaki mesaj "dünyayı sevgi kurtaracak" da günün ve hatta bu haftanın mottosu olarak bana katıldı. Eve dönüş ve gecenin 1'inde matta bolsterımla sarmaş dolaş ben. Hatta o an öyle bir an geldi ki, ayrıca yazacağim yin yoga deneyimlerimin hepsinin içinden geçtim o gece oracıkta. Sanki yumuşacık bir kabuk değişimi yaşıyordum. Gözlerim yaşlı şükrettim yaşadığım her ana ..

Gecenin bir yarısı yoga mı yapılır derseniz, limitlemeyin kendinizi. İçimden geldiğinde kendimi mata bırakmayı, oruç tuttuğu için sahur saatine yakın, yoga yapan ve bunu bizle paylaşan sınıf arkadaşım, mat kardeşim sevgili Volkan'dan öğrendim. Teşekkürler Volkan'cım gece yoga pratiklerinle ve paylaşımlarınla bana ve bizlere ilham verdiğin için.. bi deneyin siz de çok güzel uyunuyor sonrasında :)

Hayatımızda pek çok şeyi zorunlu olduğumuz için yapmaya alışkın bir hayat içindeyken ve zihnimiz buna endeksliyken, akışta kalabilmek, hayatın getirdiklerini koşulsuz kucaklamak o kadar keyifli ki.. İnanın evren bizden daha iyisini biliyor bizim için..

#28gunyogam böyle başladı, bir şekilde yargılarla zorunlukluklarla doldurmuşken, şu an akışında devam ediyor.

Bu yolda bana ilham veren, destek olan, ve belki de farkında olmadan yüzümdeki tebessüme katkıda bulunanlar, sizleri kucaklarım. Ne güzel uzak da olsak matın üstünde her zaman bir oluyoruz.

Yazıyı okduktan sonra sırtınızı yaslayıp, pazar Moda sahildeki manzarama bakarak ve Coldplay Yellow'u dinleyerek bir cila yapınız :)

Look at the stars
Look how they shine for you,
And everything you do,
They were all yellow..

Namaste

İrem