18.08.2016

Nefes almayı biliyor musun?

Hiç "nefes almayı biliyor musun?" dendi mi sana ? Bana dendiğinde, "tabi ki biliyorum" dedim tüm egomla. Gel gör ki nefes almayı bilmediğimi, geçen hafta farkettim. Tabi büyük travma oldu o an. İlk farkettiğim an, hüngür hüngür ağladım. Ağladığımı söylemekten ya da başkasının yanında ağlamaktan eskiden çok korkardım. Büyük zayıflık göstergesiydi. Çok şükür o günler geride kaldı. Ağlamanın en güzel boşaltım şekillerinden biri olduğunu düşünüyorum. Ağlamamın sebebi, nefes hayatın kaynağı ve ben o kaynağı yıllardır yanlış kullanmışım ya da tıkamışım .. 

Bundan 10 yıl önce Paris'ten İstanbul'a dönerken, uçakta tuvalet kuyruğunda tanıştığım ve yıllarca bağlantımızı koparmadığımız İrlanda'lı çift Michael ve Claire'in (alttaki fotodaki Claire) beni davet ettiği İsveç'te Stockholm'e 2 saat uzaklıktaki ince uzun cennet ada Vaddö'de, 9 gün nefes terapisi ve suda yeniden doğum kampındaydım. İlk defa bu kadar uzun süre, sadece ingilizce iletişimde olmak çok ayrı bir deneyim oldu. Okulda anadilimiz fransızca olduğu için, ingilizce iletişimde hep tıkanacağım konusunda kendime bir set koymuşum yıllardır, onu farkettim. Konuştukça, ne kadar rahat iletiştiğimi görünce, gerçekten kendi bariyerlerimizi kendimiz yaratıyoruz bunu farketmek bile inanılmaz değiştirdi iletişimimi. 
Bu ortamda bir Türk'ün burda ne işi var sorusuna keyifli tanışma hikayemizi anlatıyorduk. Tam nerden nereye durumu. İkinci soru tabi ki ülkemde olanlardı. İnanın bana, bazıları halkımızdan daha bilinçli ve bilgiliydi bu konuda. Yine de, bize bakış açıları çok acı ... Derin bir nefes alıp konuya dönelim.



Hiç tanımadığım, yaş ortalaması aşağı yukarı 55-70 arası olan 35 kişiyle 9 gün geçirdim. En özel anlarımı, en gizli duygularımı, en mutlu anlarımı, en ağlak anlarımı, hatta karanlık taraflarımı paylaştım hepsiyle. Ordayken, yaşadıklarımı şöyle yazarım böyle yazarım diyordum, ama şimdi bu satırları yazarken, sanırım orda olanların tarifsiz olduğunu farkettim. Yaşadıklarımı anlatabilmem mümkün değil. "Yaşarsan anlarsın ancak" denecek cinsten. 



Zorlarsam şunlar çıkabilir: bugüne kadar bedenimde ve ruhumda taşıdığım pek çok yükten arındım workshoplar sırasında. En küçüğümüz 31, en büyüğümüz 82 yaşındaydı. Dünyanın her yerinden, 25 kendini arayan katılımcı ve 12hoca vardı. 6 haneli bir köydeydik. Her sabah yoga ile başlayıp güne, sonrasında 10dk çılgınlar gibi dans ederek devam ediyorduk. Gün içinde nefes çalışmaları, bilinçaltı temizleme çalışmaları ile günler çok güzel, bir o kadar da zor geçti. Her gün bir hedef koyup onun üzerine gidiyordum. Aynada bakınca yüzüme, kendimi ilk saniyelerde tanıyamadığım bir seans bile yaşadım. En accaip deneyimlerden biriydi. En son günden önce, 13 ağustos günü sıcak su havuzunda, ilk günden ailen olarak seçilen 7 kişilik (1 İskoç 2 İrlandalı 1 İsveçli 1 Hawaili 1 İngiliz ve ben 1 Türk) aile grubumun ellerinde yeniden doğdum. Gerçekten yeniden doğmuş gibi oldu, sudan çıkartıldığın an kundaklanıyorsun ve sonra hazır olduğunda şömine önünde uyumaya bırakılıyorsun masaj eşliğinde. 

Bütün bu muazzam 9 günden sonra, hala pek kendime gelebilmiş değilim. Pazar günü Stockholm gibi güzel bir şehre döndüğümde bile karnımda ağrılar oluştu, buraya döndüğümde daha da korkunç kramplar eklendi. Fakat farkındaydım ki hepsini zihinde kendim yaratıyorum. Olanı kabul edip akışta kalarak, kendime alan açtığımı ve rahatladığımı farkediyorum. Bi de bunu zihnime ve egolarıma da anlatabilirsem ne güzel olur :)

Bu deneyimle ilgili detaylı bilgi isteyenler benle kontak kurabilirler (iremortac77@gmail.com), seneye niyetim burdan birileriyle gitmek oraya :) hayallerimi saldım evrene :)


Baştaki soruya dönersek, "nefes almayı biliyor musun ?" 

Tek yapman gereken arkana yaslan, dur, hisset bedenini ve nefes al. Şişir göbeği de göğüs kafesini de ve bırak gitsin dışarı tüm negatif duygular,düşünceler nefesinle. Akışta kalınca, herşey zaten doğru yere gelecektir. Akışa güveniyorum ve şükrediyorum tüm bunları deneyimlediğim için :)  


Namaste

İrem


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder